Saç ekiminin hukuku!

Sağlık turizmi Türkiye’de giderek büyüyor… Sektörden hizmet alan çok olunca, hukuki uyuşmazlık da çıkıyor. Gelin bazı davalar üzerinden saç ekiminin hukukuna bir göz atalım…

Türkiye sağlık turizminde büyük bir atılım içinde… Sektör büyüdükçe büyüyor. Bunun da en önemli sebebi, yetişmiş uzmanların gerçekten çok yetenekli olmaları ve fiyat konusunda diğer ülkelere göre rekabetçi olmaları.

Elbette turist çekmede en önemli faktör olan tarihi ve turistik güzelliklerimiz, gastronomideki zenginliğimiz de büyük etken. Adından da belli olduğu gibi, bu zaten hem sağlık, hem de turizm amaçlı yapılan bir faaliyet.

Ancak arzu edilen, ülkemiz sadece sağlık yönünden çok iyi hekimlerimizin uygulamaları ve ticari zekalarına değil, bu sektörde kullanılan medikal aletlerin ve ilaçların da geliştirilip üretildiği bir sektöre sahip olsun. Sağlık turizminin teşviki, sektörde ihtiyaç duyulan tıbbi alet ve ilaç üreticilerinin de teşviki ile olur. Yoksa kazandığımız dövizin önemli bir kısmını ithal ettiğimiz ilaç ve aletlere öderiz.

Kısaca, sağlık turizminde sadece emeğimizi ve hizmetimizi değil, kullanılan malzemeyi de üretip satalım. Bu yönde politikalar geliştirelim.

‘Eser sözleşmesi’

Sektörden hizmet alan ve yararlanan çok olunca, ister istemez bazı hukuki uyuşmazlıklar da çıkmakta. Kimisi beklediği veya garanti edilen sonucu alamaz. Kimisinde bazen umulmadık komplikasyonlarla karşılaşılır, arzu edilmeyen sonuçlar doğar.

Öncelikle, güzellik ve estetik merkezlerinde yapılan faaliyetlerin türlerine göre hukuki niteliklerinin de değiştiğini belirteyim. Hukuki nitelik değişince tarafların hakları ve borçları, yükümlülükleri, olası bir uyuşmazlıkta davanın açılacağı mahkeme de değişmektedir.

Bu yerlerde yapılan işin niteliğine göre bir değerlendirme yapıldığında, saç ekimi, estetik ameliyat, implant diş yapım işlerinde olduğu gibi yapılacak işin sonucu yüklenici tarafından garanti edilmiş ve kalıcı nitelikte ise, hasta ile güzellik ve estetik merkezi arasında bir eser sözleşmesi meydan geldiği kabul edilir.

İşin sonucu garanti edilmemiş ve kalıcı nitelikte değilse, örneğin saç kesimi, kaş düzeltimi, manikür ve pedikür, epilasyonda bir eser meydana getirilmesinden daha ziyade işin hizmet yönü ağır bastığından, taraflar arasında bir hizmet satışı olduğu anlaşılır. Böyle olunca da, epilasyon yaptıran, saç kestiren tüketici sayılır ve sıkı koruma altındaki tüketicinin haklarından yararlanır.

Ekim tekniğini kim belirler?

Uygulamada çeşitli saç ekim yöntemleri var. Saç ektirmek isteyenin bu tekniklerden kendisine en uygun olanı bilmesi beklenmez. Ona saç ekim merkezindeki uzman doktorların yardımcı olması ve aydınlatması gerekir. Hemen belirteyim, bazı saç ekim merkezleri tek bir tekniği kullandıklarından, hastalarına alternatif sunmuyorlar.

Aykut Bey de kendisine bir güzellik yapıp, saç ektirmeye karar verir ve başlar araştırmaya… Sonunda belirli bir yöntemi seçerek saç ektirmeye karar verir. Ama başvurduğu saç ekim merkezi yetkilisi ekimin başka bir yöntemle yapılması gerektiğini ifade eder. Aykut Bey de kabul eder. Aykut Bey sonuçtan ve kendisine yapılan muamaleden memnun olmaz, maddi ve manevi tazminat davası açar. Saç ekimi hukuken bir eser sözleşmesi olduğundan, saç ekimi yapacak kişinin işinin uzmanı ve yüklendiği saç ekimi işini, özen borcu gereği olarak bütün tıbbi kurallara riayet ederek, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla ödevlidir.

Hukuken ayıplı mı?

Taahhüt ettiği, saç dökülen yerde ekim sonucu yeniden saç çıkacağı sonucunu meydana getirmekle yükümlüdür. Ekilen saç kararlaştırılan sayıya ve niteliklere, hastanın, Aykut Bey’in beklediği amaca uygun değil, daha az sayıda ise, kısaca lüzumlu bazı vasıflardan bir ya da bir kaçının bulunmuyorsa, saç ekimi hukuken ayıplıdır. Dolayısıyla, saç ekim merkezi uygun saç ekim yöntemini belirleyip uygulamışsa, nadir de olsa görülebilecek olumsuz sonuçlara dair Aykut Bey aydınlatılıp uyarılmış ve bu hususta rızasını almışsa, saç ekim merkezi bakımından hukuki bir eksiklik olmayacaktır.

Bilirkişiye gitti

Aykut Bey’in dava dosyası bilirkişi incelemesine tabi tutulur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda saç ekimi tedavisinin tıp kurallarına uygun olduğu belirtilir, Aykut Bey davayı kaybeder. Ama uygun saç ekim yönteminin belirlenip belirlenmediği hususu açık kaldığından, Yargıtay kararı bozar.

Bu da şu demektir, saç ekim merkezinin yükümlülüklerinden birisi de, her bir hastası için en uygun saç ekim yöntemini belirlemek ve neden diğer saç ekim yöntemlerinin değil de kendi uyguladığına karar verildiğini gerekçeleri ile açıklamaktır. Sadece hastanın rızasını almak hukuken yeterli değildir…

BAZI DAVALARDA NELER YAŞANDI? HANGİ KARARLAR VERİLDİ?

‘Simetrik’ çıkmayınca soluğu mahkemede aldı

Yargıtay saçındaki beyaz tellerin kapatılması için istemiş olduğu saç rengini belirterek bir kuaför ile saçının boyanması hususunda anlaşan Ece Hanım’ın, saç boyama işlemi sırasında istenilen saç renginin tutturulamaması ve uygulanan malzemenin niteliğine göre saçın dört kez boyanıp, sekiz kere yıkanması sonucu saç derisinin yanması ve dökülmeler olması nedenleriyle açılan bir davda Ece Hanım’ın tüketici olduğuna karar vermişti.

Ama Ece Hanım saç boyama değil de saç ekimine yönelik bir anlaşma yapsaydı, tüketici olmayacaktı. Saç ekiminin cezai boyutu olacağını da belirteyim. Saç ekimini yapan kişi ve kuruluşun duruma göre 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarz-ı İcrasına Dair Kanun’a aykırılıktan cezalandırılması da söz konusu olabilir.

Dava için Adli Tıp rapor verdi

Yargı kararlarına konu olmuş bir olaydır: Almanya’da yaşayan gurbetçi Güven Bey, saç ekimi ile uzmanlaşmış bir tıp hizmetleri anonim şirketiyle 3 – 5 bin saç teli nakli üzerine bir sözleşme imzalar… Operasyon öncesi Güven Bey, operasyon ve sonuçları hakkında bilgilendirilir ve buna ilişkin muvafakatname imzalar. Güven Bey, kararlaştırılan ücreti peşin öder. Güven Bey saç nakli operasyonundan bir ay sonra, saç ekiminde simetrinin ve saç çizgisinin yamuk olduğunu ve ekilen saçların geri döküldüğünü fark eder. Saç naklini yapan doktora ve tıp merkezine maddi ve manevi dava açar.

Yargılama esnasında Adli Tıp’tan rapor alınır. Raporda, Güven Bey’in alın bölgesinin eğimli olduğu, saçta ve alın bölgesinde mutlak bir simetrinin mümkün olmadığı, saç ekiminden bir ay sonra ekilen saçların bir kısmının dökülmesinin olağan olduğu, ayrıca Güven Bey’in daha önce de aynı bölgede saç ekimi yaptırdığı ve aynı bölgedeki her bir saç ekiminin ayrımının yapılamayacağı yazılır. Sonuçta bu tür işlemlerde vücudun verdiği farklı sonuçlar olabileceği, dolayısı ile yapılan uygulamaların tıp kurallarına uygun olduğu belirtilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir